TRT Belgesel kanalında yayınlanan Su Savaşları’nın yedinci bölümü Hindistan’ın Dengawn köyünde geçiyordu. Burada köy komitesiyle buluşup su sorununun kaynağını öğrenen Su Savaşçıları Hakan Girginer ve Çağlar Demirkapı için şimdi harekete geçme zamanı.
Su Savaşları ekibi, Hindistan’ın Dengawn köyündeki su sorununu çözmeye kararlı, bu konuda kabaca yol haritalarını çiziyorlar. Hakan Girginer, “Bu komite toplantısı sayesinde gereken bilgileri topladık, artık ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Temiz su için daha derine ulaşmamız gerekiyor, bunun için de sondaj yapmamız şart” diyor. 50-60 metrede farklı bir akufer bulup alternatif su kaynağı bulmaya karar veriyorlar. Sondaj içinse medrese bahçesini uygun buluyorlar. Buradan çıkaracakları sudaki arsenik 100 mikrograma düşerse bir filtre sistemi yaparak tüm sorunu çözmek umudundalar.
“Hoşgörünün önemini büyüyünce anladım.”
Köyün sakinlerinden, Su Savaşçılarını köye davet eden Ali Mansuri, “En büyük hayalim doktor olmaktı. Bunun tek sebebi köyümüzdeki su. Gelecek dediğimiz şey aslında bugünden başlar. Çocukken dedem hep hoşgörüden bahsederdi. Büyüdüğümde sebebini anladım. Köyümüzde çok fazla din, ırk var ama hoşgörü sayesinde birlikte huzurlu yaşayabiliyoruz. Çocukken bu normal geliyordu, büyüyünce bunun şükredilecek bir şey olduğunu anladım” sözleriyle anlatıyor hoşgörünün önemini.
Sondaj İçin Uygun Yer Seçiliyor
Hakan Girginer, “Sondaj için köyde uygun bir alan belirlememiz gerekiyor, bunun için en iyi yer medresenin bahçesi çünkü medrese çok merkezi bir konumda. Camiye de yakın, diğer evler zaten medresenin civarındalar. Üstelik köyün çocukları çoğunlukla orada, içebilecekleri temiz su hemen ellerinin altında olur” diyor ve karar veriliyor. Şimdi sıra sondaj makinesini almakta. Ekip, sondaj makinelerini almaya pazar yerine gidiyor ve pazar yeri tüm renkleriyle karşılıyor onları. Dolaşıyor sonunda buluyorlar ama ne yazık ki makinenin bozuk olduğunu öğreniyorlar. “Sondaj olmazsa temiz su da olmaz. Makine işi yattı, makinesiz biz bir şey yapamayız, kuyu açamayız” diyorlar ve hayal kırıklığı içinde köye dönüyorlar. Derken Hakan Girginer’in aklına başka bir çözüm geliyor. “Belki o makineyi kullanamayız ama en azından elimizde o makinenin parçaları var. Onlarla bir şey yapmak mümkün, bu konuda bir fikrim var. Buranın alüvyon ovası olması beni çok umutlandırdı. Zemin yumuşak, kaya yok, burada çok eski teknikleri kullanarak istediğimiz derinliğe inmemiz mümkün olabilir. Çağlar da bambularla sondaj mekanizması yapmayı düşünüyor. “Sondaj makinesiyle aynı prensip, sondaj makinesi de aşağıdaki toprağı yukarı çıkartarak yer açarak ilerler. Bunu yapmak gerekiyor, bu sistem çok basit ama çalışacak ben çok umutluyum” diyor.
Bambuları Kesmek Kolay Değil
Su Savaşları ekibi ertesi gün işe koyuluyor. Onca ağırlığı kaldırabilmesi için sağlam bir düzenek kurmak gerekiyor. Herkesin çok severek kullandığı sağlam bir malzeme var: Bambu. Her yerde bambu var ama bambuyu kesmek göründüğü kadar kolay değil. Bambu tek başına yetişen bir bitki değil, iç içeler, kesseniz bile birbirinden ayırması çok zor oluyor. Ekip çok zorlansa da köyün gençlerinin de yardımıyla bambuları kesmeyi başarıyor. Bu esnada bekledikleri boru da geliyor. İşin asıl kısmına sondaja geçmek üzereler. Köylüler malzemeleri taşımalarına yardım ediyor. Çok riskli bir işe girişiyorlar. Eski bir teknik deneyecekler. Bunun için zeminin muhakkak yumuşak olması gerekiyor. Yol haritaları sadece umut üzerine çizili. Zemin düşündükleri gibi yumuşak değilse bütün planları suya düşecek! Tek bir taş bile her şeyin sonu demek...
Sondaj Aşaması Sorunsuz İlerliyor
Henüz korktukları taş ortaya çıkmadı, sondaj sorunsuz ilerliyor. Köylülerin bir kısmı onları izlerken, bir kısmı da işin ucundan tutuyor. Oldukça hızlandılar, her eklenen boruyla derine indikçe beklentileri de artıyor. Sondaj devam ediyor, gayet de iyi gidiyor. İşe başlarken çok fazla bilinmeyen vardı ama gün batarken 24 metreye kadar indiler bile. Yorgunlar ama umutlular, yüzleri gülüyor. Derken akşam olunca çalışmayı bitiriyorlar ve Ali Mansuri onları yemeğe davet ediyor. Annesi elleriyle hazırladığı yemeklerle onlara minnettarlığını göstermek istiyor.
Akşam Yemeğinde Buluşma
Hakan Girginer, “Ali Mansuri bizi ailesiyle tanıştırdı tek tek, çok saygıdeğer yaşlılar var arasında. Çok önemli bir sofra kurmuşlar bizim için. Köyün yaşlıları, ailenin en büyükleri sofrada bekliyor. Bir Müslüman ailesinde sofrayı açmak, evi açmak demektir” sözleriyle anlatıyor duygularını. Çağlar Demirkapı, “O sırada tapınakta müzik devam ediyor, şu anda Müslüman medresesindeyiz. Burada her şey iç içe, birbirlerine çok saygılılar ve birlikte yaşamayı öğrenmişler. Köyde Müslümanlarla Hindular sevgi ve dostlukla yaşıyorlar” diyor. Ve müslümanların ibadet saati, akşam ezanı okunuyor, sofradakiler saygıyla ezanın bitmesini bekliyor.
Ve büyük gün…
Çağlar’ın evhamları, Hakan’ın umut dolu rahatlığıyla güne başlıyorlar. Bugün de dünkü kadar sondaj yaparlarsa hedefledikleri metrelere inmiş olacaklar. Sondaj işini köylülere bırakıp sürpriz için işe koyuluyorlar. Yüzleri gülüyor, heyecanla bir şeyler taşıyorlar. Yasmina ve arkadaşlarına büyük bir sürprizleri var. Çağlar Demirkapı, “Hakan’la okulu boyamayı düşünmüştük daha önceden, kovalarla girdik içeri, hemen boya kovalarını açtık. Çocuklar zaten bunu bekliyormuş. Hepsi geldiler yanımıza, birlikte okulu boyamaya başladık” diyor. Çocuklar derse gidince Çağlar ve Hakan, okulun geri kalanını boyuyorlar. Öte tarafta sondaj 45 metreye ulaşıyor, su depoları geliyor. Tankları çatıya kuruyorlar. Paslı demir ile arsenikli suyu arıtmayı planlıyorlar. Filtreyi kurup sondaja hava basıyorlar. Ve su çıkıyor. Her zamanki gibi büyük sevinç yaşanıyor. Çağlar, çıkan suya analiz yapıyor ve suda arsenik çıkmıyor, sondaj işe yarıyor. Su Savaşçıları bu köyü de suya kavuşturuyor. Suya kavuşmak için bir zorlu mücadele daha sona ererken hatırımızda Ali Mansuri’nin şu cümleleri kalıyor: “Çağlar ve Hakan, köye geldiğinde öğrencilerim için ettiğim dualarımın karşılığını gördüm.”
Comments